Subyan koğuşu hâilesi anlatılabilir gibi değildir. Bunların hepsi, doktorun tâbiriyle “önlerinden ve arkalarından bel soğukluğuna müpteladır.” Cemiyetimizin hâlini göstermek için tereddütsüzce kaydediyorum; hapishanede çocukların işi, gece gündüz birbirlerinin ismet ve iffetlerini didik didik etmektir. Buraya bir gün için düşecek çocuk ebediyen mahvolmuştur. Şu hikayeciği dinleyin: Tahliyesi gelen her çocuk; bir gün evvel müdüriyete gidip ağlar, tepinir, yalvarırmış: “Aman çıkacağımı arkadaşların duymasın!” yahut; “Yarın çıkacağımı arkadaşlarım biliyor; aman bu gece müdüriyette yatayım!”
Neden mi? Aralarından birini ertesi günü çıkacağını duyan çocuklar, onu bir daha göremeyeceklerini, son fırsatın o akşam olduğunu düşünerek hep birden zavallının üstünden geçiyorlarmış!..
Dertlerimizi cesaretle deşmeyi bilelim!.. Kirlerimizi, sahte hicap numaralarıyla çamaşır altına gizlemekten çok daha iyi..
(Yazımda düzeltme yapılmamış, metin aynen aktarılmıştır.)
Yılanlı Kuyudan (hapishane hatıraları), Necip Fazıl KISAKÜREK, Akçağ Kitapevi, 1970 (ilk baskı 1955), s. 71.